28 Şubat 2014 Cuma

Gecenin bir vakti yazılmış harflere

içimden bir kuş
sapsarı bir yaprağa yazarak konuşuyor benimle
kurtuluş diyor
kaçıncı kurtuluşum bu?

bulutlu izmir göğünün altında
kaçıncı işgali olacak bütün düşüncelerimim
kuş kanadı saçlara?

sarhoş trafik lambaları ve
üç renkli yakınlığımız
kanımızla karışarak oluşan
alkolik bir renk kalbin

uyku mu kurtuluş?
şiirinden anlamak mı yoksa
öten kuşların

uçmayı kim öğretmiş kalplere?
yalnızlığımızı kim öğretmiş?
günlerin menzilini kim söylemiş
bize kısalan zamanı
ve parlamakta olan her şeyi kim güneş ilan etmiş?

kuşun kanadından koparacağın tek tüy bize güneş olur
yeter ki elini uzat

25 Şubat 2014 Salı

düşünemezdin di mi en bilindik zamanlarımın en bilinmedik olaylarını?
anlatsam hiçbir etki hissetmezsin. hafızan hep iyiydi demekten öteye gitmez.

yeşerme saatlerinde kuklaların
o ürpertici ışıltıdan öteye geçemiyorsun
tozlu ve karanlık

iki parçam kayıp benim
bir daha asla tamamlanamam
iki harf eksik konuştuklarım

kukla evi uyanmaya başladı uyku denen illüzyondan
senin nefes alamayacağın bir duman bu
hiçbir tokadın yanına yaklaşamayacağı

vadilerine çöken sisim ben sadece
eskilerin ağır metallerini taşıyorum kucağına
kanına demir getiriyorum

dizlerin, tahta çerçeveli pencereler gibi
ufacık rüzgarlar bile üşütecek
yıkılmaman için ben varım

mezopotamyanın kuş kanadı pembesi çiçek tozlarını getireceğim
antik sesler getireceğim
ve bütün bir gece varmanı bekleyeceğim

uzaklaşıyoruz, atkısız boynunda otobüsün ışıkları
virgül koymayı gerektirecek kadar uzun sessizliğin
bir eşkenar üçgen oluşturuyor aynı yerde bekleyen ben ile

tek eksiğimizin tüylerimizi diken diken edecek bir ses olduğu anlar yaşadık
denizden yansıyan kahkahanı özlediğimi hatırlatan anlar
sessizliğimize bir virgül daha koyacak mıyız?

http://www.youtube.com/watch?v=6366dxFf-Os