5 Aralık 2014 Cuma

ve kumbaralar. bacalar ve kadın sesleri
ve hiçbir yere varamayışımız.

kuşu vurursan tek bir tüyü uçar eve de
konar ya annenin avucuna.
oysa ne kadar da benzer, avuçlarımızdaki çizgiler.

sana bir şarkı
bana bir çınar görünüyor ya bulutlar,
işte bak orada çizilmiştir ilk harf
orada silinirken ses tonlarımız

orada giderken sen ve orada
önüme düşmüş saçlarına dokunmamaya çalışarak

sana henüz dokunmamışken ne kadar anlamlı parmaklarım
imkansız bile değilken, elin sadece yarım saniye omuzumda bekliyor.
bekliyor mu gerçekten?
sen hareket ediyorsun,
sen yoldan geçen birisin sadece, belki.
sen o yoldan bile geçmiyorsundur belki
ama elin omuzumda. yarım saniye.

ne kadar derininde hatırlarsam
o kadar uzun sürecek yarım saniye
sigaranı yakmamdan daha kısa
yüzünün çakmağımla aydınlanmasından daha kısa

o kadar güzeldi ki oysa bazı kelimeleri senin ağzından duyabilmek
bazı şarkıları yanyanayken dinleyebilmek

ya.
işte ben yine düşünecek bir şey bulamayıp seni düşünüyorum
ne kadar uzaktasın, ne kadar yakındasın, ne kadar alçak, ne kadar yüksek
hiç olmadı daha ne kadar buradasın?
burada mısın?
merhaba?