21 Mayıs 2014 Çarşamba

Tek Parça

Perşembeleri tarçın kokar
Çarşamba geceleri melisa

Adımlarının bıraktığı ize bakarak yürürken
Gözlerinin bıraktığı duyguya basıyorum.
Belki,
Belki ufacık umutlarla kalbine dokunabilirim diye.

Bir kitabın ensesindeki bir dizede
Aynı kokuyu duyarız diye,
Kuru tutuyorum ellerimi.
Belki,
Belki yanlışlıkla dokunursun da nar düşer dalından yanaklarına.

Güneş sızdıran perdenin desenlerindeki,
Benim elini dudaklarıma götürüşüm, senin soğuğuna iyi gelen tek şey.
Avuçlarımda parmaklarını sıkarak,
Belki,
Belki yüzünden düşen tek parça olurum diye.

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Boş Güneş

"elimden tut yoksa düşeceğim"
düşmek isteyen bir cümle kuruyorum sana
elimden tutamayacağın kadar uzaktan söylüyorum
savaşını izliyorum, acı çekiyorum

incir ağacı dallarını uzatsa sana doğru
kuşlar sabahın ışığıyla yağmur getirse
ve göğünde yedi renkli kuşak olsam
adıma alacakaranlık desen renk körü kalbinde
belki daha bir rahat olurdu senden kurtulması aklımın

biz seninle aynı adamları atamıyoruz ki
çığlıklarımız aynı tona düşsün
aynı yerlerimizden acıtalım birbirimizi,
adına n harfini ekleyeyim
çok sevilmeyen bir arkadaşım demişti dersin

neden zordur seni tanımak, sana tanınmak
neden ağız dolusu ikincilikler kazanmak senden
anlayabilseydim özlerdim yanında olmayı

uzaktan, çok uzaktan
boş bir cümle suratıma patlıyor
duyabildiğini biliyorum,
vazgeçemediğimi duyuyor kalbin
hala iki satıra bakıyorum, suratımda patlayan
alnıma yazılan

hadi çayıma kaç şeker attığımı öğren
aynı masanın aynı sandalyesinde
aynı boşluk dolu bakışlara sahip
aynı uzak keyfin tadını çıkarıyoruz

ben sana sekiz dakika sonra ulaşabiliyorum ancak
sense benim atmosferime yayılıyorsun
denizlerim renginde, uzak, çok uzak bir kızıllık
boş bir güneşin en iyi yaptığı şeyi yapıyorsun
kendini ateşlerle çeviriyorsun

ikarus kanatlarımı yak,
düştüğüm coğrafya dünyanda hiç unutulmasın

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Çınar Ağacı

Çınar ağacına yaslanmış cigarasını sarıyor adam
Ağaçtan yaşlı.
Tütününü yormuş çarşafı.

Gözlerini kaçırmadan bakarsan gözlerine Nemrut'un,
Yalnızlığı görürsün kibrin içinde gizlenen ve yalnızlık

Ve gece en afilli mavi, kelimeler, yedi kat kızıla boyalı
Yeni bir kalabalıkta, eski bir yalnızlığı yaşatıyorlar

Zaman, mutlulukla beslenen bir kemirgen, yalnızlığı sevmiyor
Dişlerini kırıyor bir dağda, taştan bir surat

İki bakış arasında göz yeşerir, iki insan arasında saç
İki kalp arasına yol çizilir, iki dudak arasına gülücük

Astımıma çınar ağacı ol, güneşime gece
Acıma kardeş ol, yalnızlığıma nar

Sen sigaramda ilk nefes, çayımda şeker, kökümde halka
Sen kursağımda heves, alnımda yazı, dalımda budak
Yaprakların düz, gövden kıvırcık
Sırtıma çınar, kulaklarıma nilüfer ol.

3 Mayıs 2014 Cumartesi

İlk Kağıt Gemi

şehirlerin de ruhu var, odalar gibi, koltuklar gibi
ki izmir, başka şehirleri heves bırakır kalplerimizde
bir de yağmur yağdı mı bu şehirde, ruhu dolar odaya
çizgilerine basmadığımız kaldırımları ayaklanır
izmir balık burcunda doğmuştur, aklı biraz havada
havası biraz kalabalık

gökten indirilmiş, körkütük bir varlık sokakları
zilzurna sarhoş astronomi, sırılsıklam aşık
bankta unutulmuş, üzerinde isim yazan sigara pakedi
başkasının dudaklarında mor lekeler bırakmaya giderken,
izmirden suçlu ve mavi bir tren kalkar
bir uçağın tekerleri havalanır aynı anda pistten
ve bütün umutlar başka şehirlere saçılır
uykum başkalarının yastıklarına

pencerende zeytin ağacı, dallarında kuşlar
bir sabah yüzünün güzel olduğunu düşüneceksin
hadi mutlu uyan bu sabah, hadi parmakuçların uyuşsun
bu şehirde nefes almaktan

körfeze bırakacağın ilk kağıt gemiyi,
benim defterimden yapmalıyız