31 Mayıs 2016 Salı

Kadar

Sen gülünce ile kelimesi bağlama yetisini kaybediyor.
Sen gülünce ile başlayan cümlelere
Yenileri katılıyor damağını parçalayan
Her bir dişin hatrına.
Sokağımda bir çeşme ortaya çıkıyor,
Bütün avuçlarda senin yansıman sonra

"Yakanda bir amonyak çiçeği"
Elini uzattıkça bütün oyunlara küfrediyorum.
"Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa?"
Hep kıyısında dolaşmışız birbirimizin.
"Ne kadar rezil olursak o kadar iyi"
Ama sen utanırsın, biliyorum.

Odam ışığını beklemekten kararıyor.
Hiç sormadım penceremde niye siyah bir duvar var diye
Uçakların bütün kırmızılığı üzerindeydi çünkü
Sen sorana kadar.
Sen elini uzatana kadar bilmiyordum
Bazı elleri tutmaya çekinildiğini.
Sen bir şeyler anlatana kadar bilmiyordum
Susmasın diye hiçbir şey anlatmamayı.
Sen karşımda olana kadar bilmiyordum
Tam karşıya bakmanın ne kadar keyifli olduğunu.
Ve sen utanana kadar hiçbir şeyden haberim yoktu.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Çok Yaşa

Bütün ömrünü feda edebileceğin bir gün,
Bir güne sığdırabileceğin her şeyi alamayacak içine
Eksiklerini kapının önüne bırakıp zilini çalayım
Hemen açma, ne olur
Kaçmam için bir kaç saniye hediye et bana.

Bugün doğuyorsun, 20 küsür yıl önce
Saydırtma, yaşımı öğrenmek istemiyorum.
Çok yaşa, çok doğ.
Söylemediğin bir cümle kalsın içinde herkese karşı,
Tekrar konuşabilmenin anahtarı.

Nice doğmalara,
Ayakkabılarını giyerken sesimi duyan,
Adından bir şeyleri eksiltince üzülen,
Saçlarını sözler uğruna saklayan kadın.
Çok yaşa, çok doğ.

8 Mayıs 2016 Pazar

Sen Ölürsen

Doğmamak konusunda ısrarcıymışım
Ölmüş adamların yazdıklarını okuyorum
Ölmüş adamların seslerini dinliyorum
Ben ölünce beni dinleyecek kimsem yok.
Ben ölünce dört yanımda uçurumlar.

Tuttuğum her elin bir izi kaldı bende,
Ne kadar az tanıdık, o kadar çok.
Merak ediyorum, aynılar mı?
Merak ediyorum, yine mi kar?
Dinlenmiyorum, dinlenirsem bileceğim.

Beni, yine çekmecelere indirgiyorlar.
İçimden bin çekmece açılıyor
Bininde bin makina çalışıyor.
Çok ses var, kaybediyorum.
Çok ses var, kaydediyorum.
Yanmış ormanlar okumamı öneriyorsun arada,
Yanlış romanlar.

Düşüyorum heceler gibi,
Beni yalnız bırakıyorsun,
Değerimi bulmak için mi?
O kadar mı bilinmeyenim oralardan?
Şafak doğrulur yakında, yanma karanlığıyla.
Adında yaşamak var,
Sen ölürsen, beni kimse okumayacak ölünce.