6 Haziran 2014 Cuma

     Neden böyle biri olduğumu, olmam gerektiğini ya da böyle olmasam nasıl olacağımı çok düşünüyorum. O kadar çok düşünüyorum ki bunu, arada kimseyi düşünmediğimden bencil pisliğin teki olduğumu söylüyorlar. Kötü bir insanmışım. Ben sadece, neden diye düşünebiliyorum artık. Arada aklıma bir takım insanlar geliyor, onları düşünüyorum, onlara neden diye soruyorum, içimden tabii hep. Zaten dışımdan söylesem, dışım zindan olur rasyonalize edemediğim insanlar yüzünden. Neden kendiliğinden büyümez ki insanlar.

     Arkadaşlarımı inceliyorum mesela, arkadaşlarım ya, yargılamadan önce bunu neden yaptı diye soruyorum kendime. Arkadaşım olmasalar sormam mesela. Yani bana ne ki zaten arkadaşım olmayanlardan. Arkadaş olamadıklarımı saymıyorum, onları hep düşünüyorum aslında, düşlüyorum daha doğru olabilir. Saat sabah ezanına yaklaşıyor, üşüdünüz mü? Üşümeyin rica ederim. Hani dedim ya düşlüyorum diye, mesela üşümeyi düşlüyorum. Hani üşür ya insanlar, soğuk olur falan hava. İşte kar, falan. Buraya kar yağmaz, niye bana sarılacak kadar üşümüyor kimse, anlamıyorum. Çok mu kar yağıyor sizin geldiğiniz yerlerde? Ciddiyseniz gider miyiz bir ara? Kar bahane bakmayın bana, çocukluğunuzu yaşamak istiyorum ben sizinle. Aradığım nedenleri bulabilirim o zaman. Bana sarılacak kadar üşümez misiniz hiç siz, nasıl insanlarsınız.

     İnsanlar falan yazdığıma da bakma sen, aslında sana sormak istediklerim bunlar. Belki ibadet eder gibi bir ses tonuyla yapamam bunu ama bir daha senin için tek bir cümle bile kuramayacağımı biliyorum. Ondan bu çırpınmalar galiba. Yani en azından saçların için kurmam. Bir adet bencil pislik olduğumu söylediklerini söyledim değil mi? Belki de öyleyimdir. Kötü biriyimdir de kendimi göremiyorumdur.

     Bir anda sigara kadar değerli olmaktan üzerinde ruj izi kalmış izmarit kadar değersizleştim sende. Sevmekten bahsediyorlar, onlar, onları sen de sevmiyorsun, ne kadar anlayabildiler ki? Seni kullanmaktan öteye gitmeyecek aranızdaki her şey. Beni defetmekten öteye gitmeyecek. Garson gelir küllüğü değiştirir, başka sigaralar izmarit olur, konuşmalar, hayatlar yarım kalır. Sen hep yalnız kalırsın her sigara bittiğinde.

     Seni aldığın nefes bile anlamayacak biliyorum. Bir gün ihtiyaç duyarsan anlaşılmaya, her yaşta yanında olacağım, bunu engel olamayacak kadar iyi biliyorum. Son cümlelerimi de yazdım bak. İyi uyumalar.

5 Haziran 2014 Perşembe

Gece Yarısına

     Sen gece yarısısın, ben gün doğumu. Aramızda karanlık bir nefes duruyor. Bir mevsim kadar uzun sürer umutsuz geceler, bilirsin benim kadar iyi. Sen çalacak yeşil saatin ayarlanması, ben uykuya vedayım. Aramızda bir kaç tane üçyüzaltmış derece ve ikimizin de ensesini okşadığı bir kedi var.

     Kalbimdeki bütün küllükleri yenileri ile değiştirdim. Kırılmaya açık. Acı çekiyorum, dindirilemeyecek kadar büyütüyorum. Başkalarının acısından beslenerek hayatta kalabiliyorum. Anlaşılamazlığımın temeli bütün insanlığın çektiği acı. Belki savaşlar, falan.

     Bana şu meşhur virgüllerinden koyabilirdin mesela. Yeni cümlelerinde deneyimsiz öge olurdum, dolaylı tümleç olarak kullanmanı isterdim ama sana kalırdı tabii orası. Seni aramızın bu vaktinde değil de, daha sen yokken anlayabiliyordum. Öznen olamamak acıtıyor aslında her şeyden çok.

     Kedimin adını unutursun belki. Seni kaybetmek kedim ölmüş gibi hissettirdi, başka bir kedinin onunla aynı yerde duramayacağını bilirsin ya belki. Hep aynı masalarda farklı renklerde yalnızlık yaşarım ben, tabii bunu da bilmiyorsun. Güzel cümlelerim vardı da duymak istemezdin.

     Nasıl olsa sarhoş olamayacağız seninle hiçbir zaman. Bana sen hep içsene demeyecek olman bundandır. Adını her yerde mızıka koyabilirim. Yalnızlığın en güzel yanı olursun belki, yalnızlığın kaç yanı vardır ki zaten? Yalnızlık kutuplardan basık olmak galiba.

     Tam meyhanede oturmalık kadındın. Gece yarısı derdim adına benim olsan, demiş miydim? Bütün sesler ve ışıklar saçlarında kaybolur elimi tutsan. Zamanında saçlarında kaybolanları dinlerdik sonra da. Belki bir tane Ezginin Günlüğü şarkısı vardır orada bir yerlerde.

     Edip Cansever'den yapabileceğim en güzel alıntıydın sen. Bu anlatamayacağım kadar büyük bir şey. Duraklara sırtımı verip de eskimeyecek şarkılarımı düşünüyorum, bütün arkadaşları kesilmiş bir ağaç gibi hissetmemi sağlayan şarkılarımı.

     Demek isterdim ki;

     "Başka kimin var
      Ölene kadar akordeon çalacak"

     Sen akordeon çalınmasını istemiyordun ki.