11 Kasım 2018 Pazar

O günler görülmüş bir rüya

Elleri uzadı yüzüme doğru,
Süt kokulu teni geçti tenimin üzerinden.
Rahminden yaptığı kupa içerisinde sundu
Mezar üzerinde biten otlarla demlediği çayı.
Meleğin iksiridir bu dedi,
Düşmüşün, düşürülmüşün dünyayı tanıyışının armağanıdır.

O günlerde ben,
Terminalin en ıssız yerine devrilmiştim.
O hep gelmişti sigaramı yakmaya,
Ve ikimiz, öksüz bir banka ana baba olmuştuk.
O günlerde gelenekti,
Herkes devrilerek ilerlerdi,
Tanrıdan saklanabilmek için.
Sabah beş çingeneleri tanırdı bizi,
Dokunmazlardı hiç.
Sonra çalışanlar gelip geçerdi yola uzanan paçalarımızdan.
Özlediğimiz kokuları taşıyan şehirlerden otobüsler gelirdi.
Sonrası sadece gidişti, her gelen giderdi ve
Banklar hep öksüz kalırdı.

Günü geldi ve kralların ölüşünü kutladık.
Tanrının hep yaşayacağı biliniyordu ama kralları ölürdü.
Yıllardır görmediğimiz vaadedilene kavuşmak için uyandık.
Yollar aynıydı ama
Yeri değişmişti alnındaki İsrail Vadisi'nin.
Ya da nereyi öpeceğimizi unutmuştuk kapıları açmak için.
O hızlı kaçışın ayak izleri hala duruyordu,
Isınmıyordu elleri, dokunduğunda etim donuyordu.
Onu taşıyamıyordum o tanıdık vadiye,
Ölüşünü izliyordum.

Ve yıllar sonra aynı rüyayı tekrar yaşarken,
Bıyıklarımda denizin tuzuyla uğurladım kendimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.